Bir süredir beklediğim, Rogue One filminin de yönetmeni olan Gareth Edwards’ın son filmi The Creator’ü nihayet sinemada izleyebildim. Sürpriz bozansız bir şekilde film hakkındaki yorumlarımı sizinle paylaşmaya çalışacağım.
Bilim kurgu, aksiyon, gerilim; filmin türü olarak belirlenmiş. İnsanlığı korumak amacıyla geliştirilen yapay zeka bir gün Los Angeles’a bir nükleer başlık fırlatır. Bunun üzerine Amerika yapay zekayı tamamen yasaklar. Ancak filmde New Asia olarak görülen ülke, yapay zekalarla iş birliği yapmaya, onları koruyup kollamaya devam eder. Amerika da tabi ki bunun üzerine New Asia’ya demokrasi götürmeye karar verir. Başrolümüz Joshua (John David Washington) eşinin kaybına alışmaya çalışırken, yapay zekaların The Creator adını verdiği ve tapındıkları kişiyi bulup yok etmek ve de onun ürettiği silah olan Alpha-O’yu etkisiz hale getirmek için bir göreve atanır. Bu sırada süper güç olan Amerika’nın da eli armut toplamıyor tabi ki. NOMAD adını verdikleri, yörüngede dolanan ve çok yüksek tahribatlı saldırılar yapabilen uzay istasyonları mevcut.
Bir yandan Amerika’nın “biz dünyayı kurtaracağız yapay zekalar kötü” triplerini izlerken, öte yandan yapay zekaların oluşturduğu toplum yapısını ve New Asia’da bulunan insanlarla olan ilişkilerinin ne kadar al gülüm ver gülüm olduğunu görüyoruz. Yapay zekaların çoğu halen ilk bakışta robot olduğunu anlayabileceğimiz şekilde görünüyor olsa da; aralarından şanslı olanları, duyarlı insanların “görünüşlerini” bağışlamasıyla insan yüzüne sahip olduklarını görebiliyoruz. Yer yer “görünüşünüzü bağışlayın, yapay zekaları koruyun” minvalinde reklamları da billboard’larda gözümüze çarpıyor.
Film tempo olarak bir hayli yavaş. Bu yüzden herkese hitap etmeyeceğini söyleyebilirim. Başta, “yapay zeka dünyayı yok edecek bizi köleleştirecek” gibi klasik yeni teknoloji korkularını işleyen bir film olarak başlasa da işler bir süre sonra farklı yerlere varıyor. Bu dönemde sinemaya gitmek maalesef biraz lükse kaçmış olduğu için şans verin diyemeyeceğim ama daha sonrasında farklı yollarla mutlaka tecrübe etmeniz gereken bir film olduğunu düşünüyorum.
+ There are no comments
Add yours